"Play it again Sam "ve İngrid Bergman, Humphrey Bogart'lı Casablanca filminden kareler ....,
http://video.google.com/videoplay?docid=-3615883000400242052...II. Dünya Savaşı'nın ilk zamanları...
Çek
direniş örgütünün lideri Victor Lazlow, Alman konsantrasyon kampından
kaçarak Casablanca'ya gelir. Amacı yakalanmadan Lizbon'a, oradan da
Amerika'ya iltica etmektir.
Fakat bütün umutları, şans eseri
Casablanca'nın en meşhur gece kulübünün sahibi olan Rick'e
bağlanmıştır. Rick, kaçış için gerekli olan pasaportlara sahip tek
kişidir.
Öte yandan Rick'in, Victor'un yakalanması ya da
ölmesi için önemli bir nedeni vardır. Victor'un karısı Ilsa, Rick'in
bir zamanlar kendisini terk ettiğine inandığı ve kalbinin
derinliklerine gömdüğü büyük aşkıdır.
Yönetmenliğini Michael
Curtiz'in üstlendiği "Casablanca", hiç şüphesiz, Hollywood klasikleri
içerisinde çok önemli bir yere sahip. Filmi, Hollywood'un sıradan
stüdyo yapımlarından ayıran, yalnızca etkileyici bir aşk öyküsüne sahip
olması değil elbet.
II. Dünya Savaşı'nın karanlık atmosferi
içerisinde geçen film, bir yandan mutlu aşk hikayelerinin, bu çılgın ve
acımasız dünya içerisinde inandırıcılığını yitirdiğini vurgularken, öte
yandan da baş kahraman Rick'in maruz kaldığı metamorfoz aracılığıyla,
Amerika'nın II. Dünya Savaşı öncesi sergilediği izolasyonist ulusal
politikanın savaşla birlikte değişmesine gönderme yapıyor.
Tabii
filmi unutulmaz kılan faktörlerden biri de, filmin geçtiği yıllarda
özellikle Avrupa'da çok etkili olan Amerikan caz müziğinin unutulmaz
isimlerinden Dooley Wilson'ın Sam karakteriyle seslendirdiği, you must
remember this / a kiss is just a kiss / a sigh is still a sigh diye
başlayan "As Time Goes By" şarkısı olsa gerek.
Humphrey
Bogart, Ingrid Bergman, Claude Rains ve Paul Henreid gibi dönemin usta
oyuncularının başrol oynadığı "Casablanca", gösterime girdiği 1943
yılında En İyi Film, En İyi Yönetmen ( Curtiz ), En İyi Senaryo
dallarında Akademi ödülünün sahibi oldu. Murray Burnett'in "Everybody
Comed to Rick's" adlı yayınlanmamış oyununu 20.000 dolar gibi çok
yüksek bir rakamla satın alan Warner Bros şirketi tarafından 1942
yılında gerçekleştirilen filmin belki de en ilginç özelliği,
senaryosunun sürekli yeniden yazılmış olması.
Hatta bir
tanesinde, hikaye, Victor'un havaalanında vurulması ve birlikte kaçan
Rick ile Ilsa'nın evlenmesiyle son buluyor. Filmde hayatının ne şekilde
gelişeceği konusunda pasif bir görünüm arz eden Ilsa karakterini
canlandıran Bergman da, filmin sonunda hangi erkeğe varacağını ancak
çekimler başladıktan bir süre sonra öğrenebilmiş. Filmin son
sahnesinde, Rick ile komiser Louis arasında geçen "Louis, bu güzel bir
arkadaşlığın başlangıcı olabilir" repliği ise filme, çekimler
tamamlandıktan sonra eklenmiş.
"Casablanca" ile ilgili önemli
anketotlar arasında, filmin - her ne kadar tam olarak böyle bir replik
filmde yer almasa da - "Tekrar Çal Sam" sözüyle anılıyor olması. Tabii
bunda, 1972 yılında Woody Allen'ın "Play it again, Sam" ( Tekrar Çal,
Sam ) adlı bir filmle, "Casablanca"ya gönderme yapmış olmasının önemli
bir payı var. Tüm zamanların en çok beğenilen filmlerinin tekrarının ya
da devamının çekilmesi Hollywood'un vazgeçilmez kurallarından biridir.
Nitekim,
1990 yılında çekilen "Havana" adlı filmle Rick ile Ilsa'nın umutsuz
aşkı tekrar beyaz perdeye getirilmişti. Başrollerinde Robert Redford
ile Lena Olin'in yer aldığı filmin gerek seyircilerden gerekse de
eleştirmenlerden kırık not olmasının sebebi ise, filmdeki ana
karakterlerin trajik bir hikayenin kahramanlarından ziyade kör aşıklar
olarak sunulmasıydı.
Filmin devamı niteliğindeki "Casablanca II:
Brazzaville!" de, benzer bir tepkiyle karşılaştı. Yönetmenliğini Renny
Harlin'in üstlendiği ve Bruce Willis'in Rick'i ve Isabella
Rossellini'nin de Ilsa'yı canlandırdığı film, Rob Schneider, Robin
Williams, Gerard Depardieu, Marlon Brando, Steven Seagal, Antonio
Banderas ve Wesley Snipes gibi ünlü oyunculara ve de Madonna'nın
seslendirdiği "I'll Cross the Jungle" şarkısına rağmen fazla ilgi
görmedi.
Gizli ajanların, vatan hainlerinin, Nazi askerlerinin
ve de Fransız direniş örgütü üyelerinin kol gezdiği Fas'ın Kazablanka
şehrinde geçen hikayenin geliştiği sıralarda, Paris'in Alman orduları
tarafından işgal edildiğini, Fransızların Charles de Gaulle'nin
liderliğinde direniş gösterdiğini ve Amerika'nın I. Dünya Savaşı
sonrası izlediği dışa kapalı politikasını göz önüne alırsak, yaşanan
umutsuz aşkın sıradan bir aşktan ibaret olmadığını daha iyi
anlayabiliriz.
http://www.bigglook.com/biggcinema/classic_casablanca.asp