özLem, kağıdın mürekkebe kavuşmak için bekLentisi, toprağın suya tutkusu, ağaçların çiçeklerini açacağı anı beklerken hissedebilecekleri tek duygudur. özlem bir boşluğu işgal eden sular gibi duru bir anıdır kaLbinde aşkın. bir bıçak yarasının bıraktığı boşluktan kanamakTır, sessizliğin daha sessiz, kalabalıkların daha ıssız, yaşamanın daha anlamsız olduğu andır. özl
Lem bahara duyduğun istektir, güneşi yüzünde hissettiğinde içinde duyduğun neşedir. aşkın vazgeçiLmez bir parçasıdır, özLemeden aşık olamazsın, onun tamamLadığı yerde onsuzluğun bıraktığı ıssızLığı hissetmeden onunla olmanın mutluluğunu bilemezsin. gece yarısı başlayan yağmurLarda uyanmak gibi, özLemin gözyaşlarına ihtiyacı vardır bir aşkın .
aşk ne kadar tutkuysa, tutkun olunana duyulan özlem o denli güçlüdür. özlem düşlerle desteklenir, kurulan düşLerLe kendi dünyasını yaratır insan kalbinde. özlem bir yolculuktur, tıpkı aşkın kendisi gibi, yol aLdıkça geçmişten uzaklaşmak, keşfediLmemiş yanlarını keşfetmek ve kendi içinde yanan bir ateşle aşkın acısının bir yönünü farketmektir. ruh kendisini özlemleriyle keşfeder, nefes almak, uyumak, üşümek gibi bedenin kendini tanıması için gerekli olgular kadar ruhun da kendisine iLişkin, belki daha gizli, daha mistik, anlaşılması daha zor ama daha yaşamsal anlamları vardır.
özLemeye başladığını ilk hissettiğinde, hiçbirşey anlamazsın.. yüreğinde birşeyler sıkışmaktadır, önce derin bir sıkıntı içinde hissedersin kendini, saniyelerin geçmediğine takılırsın; anlamsız hareketler, dalıp gitmeler, sabırsızlıklar, sessizLikLer.. sanki bir uyuşturucu bedenini sarmaktadir ve sen kendinden uzaklaşarak bir başka ruha bürünmektesindir. mutsuz olduğunu düşünürsün, yaşamdan tat almak, gülmek, daha önce seni mutlu eden şeylerle yetinmek olanaksız olmuştur. mutsuz olduğunu, onu sevmediğini, aşkın olmadığını düşünürsün; daLgaların ardı ardına geLdiği kumsalda, kumları kaldırıp rüzgara savurmak gibi yüzüne gözüne kum taneleri dolmaya başlar, deniz açılan boşluklardan işgalini daha büyük bir hırsLa sürdürür, delicesine aşık olduğunu ve özlem duyduğunu o an farkedersin. özlem kendisini içinde genişleten bir duygudur, farkında oLduktan sonra da büyümesini sürdürecektir. dakikalar geçmez, oda hızla soğumaktadır, gece ıssızlaşır, göl yüzeylerinde fırtınaLar kopar, ayLarca sürecek susuzluklar,açlıklar, uykusuzluklar, düşsüz uykular, göLgesiz karanlıklar başlayacaktıR.
özlem sevişmektir kendi bedeninLe, acılarınla var olmaktır. özlem kendi içinde aşkı keşfetmektir, kalbini dinlediğin ve sessizLikte onun adının fısıldandığını hissetmektir. özLem kendi içinde çıkılan bir yolculuktur, ıssız bozkırlardA hissedilen yalnızlıktan daha kesici, gece ayazLarından daha çok ürkütücü kimi zaman.
gözyaşLarına boğulup pencere camlarından dışarıya bakıp onun ismini fısıLdamak ve gözlerini yumarak ona eriştiğini düşünmek.
sessizLikler daha çok can yakıcı oLmuştur, biran uzaklaştığında dünyanın dönüşünü durdurmak istersin, tek Başına karşıLamak istemezsin zamanı ve yaşamı. güzeL olan herşey onu hatırLatır sanA..