İmla mimla
Bazı şeyler vardır ki kotarmak için zeka, para, yetenek ya da özel bir eğitim almak gibi şeylere ihtiyaç duyarsınız. Ancak öyle şeyler vardır ki normal bir eğitim almış, en azından liseyi bitirmiş olmak, onları bilmeniz için yeter şarttır. Hatta liseyi bitirdiğiniz halde öğrenmediyseniz ayıplanırsınız.
Yoo inanın bilmemne ülkesinin yönetim şeklinden ya da bir üçgenin iç açıları toplamından ya da Malazgirt Savaşının tarihinden bahsetmiyorum.
Artık umudumu eni konu yitirip, beklentilerimi minimuma indirdim. Sadece, liseyi bitirmiş her Türk vatandaşının dört işlem yapabilmesini ve ana dilini doğru dürüst okuyup yazabilmesini istirham ediyorum. Zaten bu ikisini de yapamayan bir toplumdan daha fazlasını beklemek budalalık olur değil mi?
Lisede bir matematik öğretmenim vardı, imla kurallarına uymayanların notunu kırardı. Onunla yıllar sonra edebiyat üstüne yazışırken, bana şunları yazdı:
"Efendim her ne kadar matematik öğretmeni olsam da, sınav kağıtlarını okurken öğrencilerin yaptıkları imla hatalarından not kırarım. Zaten konu matematik olunca hepi topu üç beş cümle ya oluyor ya olmuyor ama gene de imlaya dikkat ederim.
Tahmin edersiniz ki, bu uygulamam yüzünden: "Bu nasıl iş yaa, edebiyat sınavında mıyız, matematik sınavında mı" diye ukalalık yapanlardan, okul müdürüne şikayete gidenlerden, velisini okula çağıranlardan, 'bizim hocanın notu da çok kıt' diye homurdananlardan, sınav kağıdına itiraz edenlerden başımı alamıyorum. Hem suçlular, hem de tutup güçlü olmaya çalışıyorlar.
Sorarım size, daha ana dilini adam akıllı konuşup yazamayan bir gençlik geometriyi öğrense ne işine yarayacak?
Bir de şikayet ederler: "Öğrencilere 15 yıl boyunca aynı dersler, aynı konular öğretiliyor" diye. "Eh demek ki sen 15 yılda hala yanlış kelimesini 'yalnış' olarak yazmanın yanlış olduğunu öğrenememişsin" dediğinizde de, suçu eğitimcilere atıp: "Sizin işiniz ne? Öğretemediyseniz, suç öğrencinin mi?" diye suç bastırırlar."
Vallahi doğru söze ne denir ki? Kimse de çıkıp: "Temel bilgileri vermek eğitimcinin, bunun hayattaki uygulamasını ve alıştırmasını yapmak da öğrencinin ve velinin görevi" demez.
Ben de hiç durmadan sağda solda 'Türk insanı kitap ve gazete okumuyor' diye feveran edip durdukça: "Aydınlar okuyor ya, biz okusak biz de aydın olurduk" diyenlerle karşılaşıyorum.
Allah aşkınıza söyleyin bana! Kitap, gazete, dergi okumayan bir gençten okulda verilmiş Türkçe ya da edebiyat bilgisini pekiştirmesini nasıl beklersiniz?
Efendime söyleyeyim "Millet daha aç karnını doyuramıyormuş da bir de kitaba, gazeteye mi para verseymiş..." İsteyince herşeye para bulunuyor ama!
Anadilini okuyup yazmaktan aciz bir toplum, cahillikten kurtulup da nasıl kalkınacak, nasıl işsizliğe çare bulacak, nasıl kendini yönetecek insanları seçecek, nasıl Avrupa Birliğine girecek?
* * *
Herkes gibi ben de bu ülkenin öğretmenleri tarafından eğitilip, bu ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı ile öğretimimi tamamladım. Sıradan bir memur ailenin çocuğuydum. Özel ders almadım, fen lisesi ya da Anadolu lisesi bitirmedim. Edebiyat fakültesinde okumadım. Hatta tam zıddı olarak mühendislik eğitimi veren bir üniversiteden mezun oldum. Ama mesela, 'dahi' anlamındaki "de" ve "da"ların, soru eklerinin ayrı yazılması gerektiğini biliyorum.
Sadece halktan insanlar olsa iyi, saatlerce başından kalkmadan izlenen televizyon kanallarının yapım-yayın 'sorumluları' da Türkçe'yi katletmekten geri durmuyorlar.
Geçenlerde kumandayı elime aldım kanal taraması yapıyorum. Bir kanalda alt yazı geçiyor: "Az sonra 'Ayrılsak Ta Beraberiz' dizisini izleyebilirsiniz..."
Hay sizin dizinize de, "taaa" ekinize de, diye söylenip, inatla dizinin jeneriğini bekledim. Bir yandan da düşünüyorum: "Bütün bir dizi ekibi, oradaki 'ta' ekinin 'da' olması gerektiğini bilmiyor olamazlar canıııım" diye. Neyse ki, jenerikte dizinin orijinal adı 'Ayrılsak Da Beraberiz" olarak geçti de rahatladım.
Rahatladıktan sonra kanal değiştirdim, bir klip başladı. Ekranın altında da şarkı adı yazıyor: 'Emi'
'Haydi bismillah, dilimize yeni bir kelime mi girdi, yoksa bu 'emi' bir şeyin kısaltması da ben mi kaçırdım?' diye düşünürken, şarkı başladı.
Yıldız Tilbe kızımız 'duygu dilencisi' edasıyla şarkısını söylerken, ben de merak içinde bu bilinmeyen kelimenin cümle içinde kullanılmış halini bekliyorum.
Nihayet şarkının nakaratında olay aydınlandı: Bildiğimiz 'e mi?' sorusu, olmuş size 'emi!'
Sende mutlu olma emi
Sende sev sevilme emi
Gel de küplere binme!
'Beterin beteri var. Bu kanal, daha soru eklerinin ayrı yazılması gerektiğini bile bilmiyor' diyerek, bir hışımla televizyonu kapattım.
Bence RTÜK saçma sapan nedenlerle kapatma cezası vereceğine, anadilimizi doğru dürüst kullanamayan kanallara ceza vermeli. Tabii eğer orada imla kurallarından anlayan birileri çalışıyorsa!
Ne diyeyim, ekranınız kararsın e mi?
alıntıdır...
(gmailime gelen bir ileti paylaşmak istedim)