Eşini döven albümü almasın
Röportaj: Sinem VURAL
Volkan Konak, sekizinci albümü "Mimoza"yı DMC etiketiyle çıkardı.
"İkinci evim, arsam ve borsada param olamaz" diyen Konak, bu yaşamı anlamayanları çevresinden uzak tutuyor. Hatta işi "Cimri, kadına şiddet uygulayan, yere tüküren, ölüsüne saygısı olmayan, hastasına kayıtsız kalan adamlar beni dinlemesin" demeye kadar vardırıyor.
Sekizinci albümü “Mimoza”yı DMC etiketiyle piyasaya süren Volkan Konak, karavanıyla şehir şehir dolaşmaya, emekli öğretmenler de izleyebilsin diye para almadan program yapmaya devam ediyor. Konak, “Cimri, kadına şiddet uygulayan, yere tüküren, ölüsüne saygısı olmayan, hastasına kayıtsız kalan adamlar beni dinlemesin” diyor.
Albüm hazırlıkları çok uzun süredir devam ediyordu. Neden bu kadar geç geldi, aksilikler mi yaşandı?
- Yanlış yapmaktansa bu dönemde çıkarmayı düşündük. Malum Türkiye’de büyük bir sevgisizlik var. ınsanlar keyifsiz ve büyük bir panik yaşanıyor. Bu dönemde topluma bir şeyler aşılamamız, insanlara yeni sözler söyleyip moral vermeliyiz. Toplum sanatla ve kadına verdiği değerle ayakta kalır.
Albümünüzdeki “Yalancı Dünya” parçasının yanında “Cerrahpaşa Final” yazıyor.
- Cerrahpaşa gibi eserler bir kez olur. Benim değil, Trabzon-Akçaabatlı bir arkadaşımın sözüdür. Sözler benim vasiyetim gibi zaten. Aslında öldükten sonra yakılmayı ve küllerimin de Karadeniz’e serpilmesini isterim, ama Türkiye’de ne yakılacağın bir yer var ne de bunu yapan... Bunu yapamayacaklarına göre yaylaları ve dağı gören bir yere, babamın yanına gömülmek isterim.
Herkes anlar mı bu albümü?
- Hayatımda cimri ve bencil insandan nefret ederim. Her insana saygı duyarım ama cimri insanı, kadına şiddet uygulayanı, yere tüküreni, ölüsüne saygısı olmayanı, hastasına kayıtsız kalanı, katilleri sevmem. Bu insanlar benim ilerici müziğimi nasıl algılar? Bunlar benim CD’mi almasın. Arkadaşı sıtmalı hayvanlar gibi açlıktan titrerken karısına sarılıp yatan dinlemeyecek! Karısına şiddet uygulayan adamlar dinlemeyecek!
Kazım Koyuncu’dan sizin en yakın arkadaşınızdı. Kaybı nasıl bir boşluk bıraktı?
- Kazım iyi bir yoldaştı. Nasıl bir sanatçı olursanız olun iyi bir kalbiniz yoksa bir işe yaramaz. Onunla arkadaşlığımız bu nüans üzerine kuruluydu. Hastalığı boyunca 5 ay yanındaydım. ınsanlar ölmeyi bayılmak zannediyor. Nişanlısı Gönül ile beraber aynı acıyı her gün yaşadım. Zaten ölümünden sonra radyo ve televizyonsuz uyuyamamaya başladım. Babam ve Kazım’ın ölümü bana büyük bir travma yaşattığı için rahatsızlık geçirdim, altı ay tedavi gördüm. Mikrobik olmayan tüberküloz teşhisi kondu. Altı ay ilaç tedavisi, bir yıl normal tedavi sürdü. O dönem günde 16 ayrı ilaç içiyordum.
Nasıl atlattınız o dönemi?
- Bunlardan bahsetmeyi uygun bulmuyorum. Çünkü insanlar bahsetmezsem vefasız, bahsedersem “adını kullanıyor” diyorlar.
İnanılmaz bir hayran kitleniz var. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Gerçekten son beş senede ulaştığımız hayran kitlesi sizi bile ürpertebilir. Bunun nedeni samimiyet.
5 YIL SONRA BU MESLEĞİ BIRAKIRIM
Her an sahnelere bırakabilirmişsiniz gibi bir izlenim veriyorsunuz.
- Zaten çok tekrara girmeden bu işleri bırakacağım. 5 yıl kadar sonra bu mesleği bırakmayı düşünüyorum. Müzik benim kanıma işlemiş, bırakmam zor ama 5 sene sonra bu kadar sık albüm yapmayabilirim. Her mesleğin bir süresi vardır. Yakınlarıma “Eğer ‘ben’ kelimesini çok söylersem hatırlatın da işi bırakayım” diyorum.
Peki sonrası için planlarınız var mı?
- Kitap yazmayı düşünüyorum, belki bir köşe yazarlığı yapabilirim. Karadeniz sinema tezim var, onu gündeme getirebilirim. Tek kişilik bir müzikal projem var. Zamanında Savaş Dinçel ve Müjdat Gezen hocalarımla paylaşmıştım, onu yapmayı istiyorum.
Konserlerinize neden uçakla değil de kara yoluyla gidiyorsunuz?
- Uçağı ben kullanmadığım için binmiyorum. Bana kullandırsınlar bineyim. Teknik ekibim uçakla gider, ben ise 20 yıllık arkadaşım bas gitarist Mahmut Özen’i alıp memleketten insan manzaraları yaşayarak giderim. Ben devrimci ve gezginciyim. Halk bilimi üzerine master yaptığım için insan benim malzememdir. Yol boyunca eserlerimi çalışıyorum, sahne yorgunluğumu atıyorum, arabayı da ben kullanıyorum. Yılda 80-100 bin kilometre yol yapıyorum. Türkiye’de gitmediğim yer yoktur. Ama Amerika’ya giderken mecbur uçağa biniyorum. Hollanda ve Belçika konserlerine de karavanla gittim. Ağustos ayında ise Kuzey Amerika’da karavanımla tatil yapacağım.
Kazandıklarınızla nasıl yatırımlar yapıyorsunuz?
- Benim babam öldüğünde verasetle hiç uğraşmadı, çünkü bir tek oturduğu Maçka’daki evin tapusu vardı. Benim de ikinci bir evim olmayacak. Karavanım ve teknem olabilir ama arsa, borsa olmaz. Tabii ki kenarda kimseye muhtaç olmamak için param var.